30 yıllık çalışma: Balkan kıyafetleriyle Göç Müzesi açacak
[ad_1]
Yugoslavya döneminde Karadağ ile Sırbistan arasındaki bir balıkçı kasabasında doğan ve 2 aylıkken ailesiyle Türkiye’ye göç eden Müesser Kurt, 30 yıldır İstanbul’da Balkan kadın kıyafetleri tasarlıyor ve dikiyor.
Balkan kültürünü, düzenlediği defileler ve sergilerle yaşatan Kurt, özellikle Boşnak kına kıyafetleri, abiye ve gelinlik tasarlıyor.
Kurt, tasarımcılığının yanında acı, mutluluk ve hüznün izlerini taşıyan, günlük hayatta, düğünlerde ve göç yolculuğunda kullanılan geleneksel Balkan kıyafetlerini topluyor.
Koleksiyoner Kurt’un en büyük hayali, artık hiç bir yerde üretilmeyen kumaşlar, nakışlar ve oyalarla yapılmış kıyafetler ile eşyalardan oluşan bir “Göç Müzesi” kurmak.
Hayalini anlatan Kurt, Çanakkale gazisi bir dedenin torunu olduğunu belirterek, dedesinin, çocuklarını ve torunlarını, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyet’inde yetiştirmek için 1967’de gönüllü göç ettiğini söyledi.
Terzi olarak başladığı mesleğinde yakın çevresine abiye ve günlük kıyafet tasarlayıp diktiğini belirten Kurt, “Bizde kına gecelerinde geleneksek Balkan kıyafetleri giyilir. O nedenle otantik Balkan kıyafetlerinde uzmanlaştım. Daha sonra çevrede ünüm yayıldı ve özel günler için Boşnak kadınlara kıyafetler hazırlamaya başladım” diye konuştu.
Balkanlardan göç eden kadınların Türkiye’ye gelirken yanlarında geleneksel kıyafetlerini de getirdiğini vurgulayan Kurt, şöyle konuştu:
“Balkan kadınları bu geleneksel kıyafetleri düğün ve bayramlarda giyerler. Onlar için çok kıymetlidir. Ancak sandıklarda özenle saklansa da bu kıyafetlerin sonsuza kadar orada korunmasına imkan yok. Ben de ata yadigarı kıyafetlerin yok olmaması için harekete geçtim. 30 yıldır Pendik’te terzilik yaptığım için birçok Balkan göçmeni aileyi tanıyorum. Kendilerine bir müze kurmak istediğimi belirttim. Onlar da elbiseleri, tarihçeleri ve hikayeleriyle bana hibe etmeye başladı. Şu an elimde 500 Boşnak kadın kıyafeti var.”
Elbiselerin değer bilen bir elde toplanmasının bağışçıları da mutlu ettiğini dile getiren Kurt, “Bu kıyafetleri yüz yıllar boyu korumak için bir müzeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ailelerin bana getirdiği elbiselerden, hikayeleriyle birlikte bir envanter hazırladım. Bir ‘Göç Müzesi’ kurulursa 500 Balkan kıyafetini bu müzede sergilemeyi amaçlıyorum. Müzede sadece bu kıyafetleri değil, aynı zamanda Balkan kültürüne ait her türlü objeyi de sergilemek istiyorum. O yüzden elinde bu tür materyaller olan herkesi desteğe çağırıyorum” ifadelerini kullandı.
İlgili kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yaptığını aktaran Kurt, kendisi gibi Balkan kıyafetleri toplayan başka koleksiyonerlere de ulaştığını ve bütün kıyafetleri tek bir çatı altında bir araya getirmek istediğini belirtti.
Elinde 110 yıllık bir Boşnak gelinliği bulunduğunu söyleyen Kurt, “Bu gelinlik genç yaşta evlenen Muradiye Hanım için dikilmiş. Torunu bana emanet etti. Bizde baba evinden çıkarken giyilen gelinlikler bir daha yıkanmıyor. Hem kumaşın parlaklığını kaybetmemesi hem de baba evinden çıktığı zamanki koku kıyafetin üstünde kalsın diye. Bu gelinlik, Muradiye Hanım’ın kızı ve torunu tarafından da giyildiği halde hiç yıkanmadı. Gelinlik ilk günkü özelliğini halen koruyor” diye konuştu.
Müesser Kurt, elindeki en eski kıyafetin ise 200 yıllık bir gelinlik olduğunu söyledi.
İnsanların hikayeleri olan bu kıyafetlere çok ilgi gösterdiğini, hatta evlenirken bu kıyafetleri giymek istediklerini ifade eden Kurt, kıyafetleri korumak için buna izin veremediklerini vurguladı.
Kurmayı planladığı “Göç Müzesi”ne katkı yapmak isteyenlere de bir çağrıda bulunan Kurt, “Ellerindeki kıyafetleri muhafaza edecek yerleri yoksa ya da nasıl muhafaza edeceklerini bilmiyorlarsa getirmelerini çok isterim. Müzeye vermek istemeyenleri de beklerim. En azından kıyafetlerin onarımı ve bakımı konusunda yardımcı olabilirim” dedi.
Kurt, Göç Müzesi projesinin bir an önce hayata geçmesi için yetkililerden destek istedi.
Kıyafetlerin yanı sıra Balkan oyalarını da topladığını ve 70 oya elde ettiğini bildiren Kurt, mum ışığında yapılan her oyanın bir mesajı ve hikayesi olduğunu ve bunlarla ilgili bir kitap hazırladığını dile getirdi.
Yaptığı defile ve sergilerde hikayesi olan eski kıyafetleri insanlarla buluştururken, onlardan esinlenip günün modasına uygun kıyafetler de tasarladığını söyleyen Kurt, bugünün kıyafetleriyle geleneksel kıyafetleri buluşturduğu 9 defile ve 2 de sergiye imza attığını kaydetti.
[ad_2]
Kaynak
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları ve Kostüm Tasarımı Bölümü mezunu olan Oğuzhan Yıldırım, sahne ve kostüm tasarımı ile performans sanatı alanlarında uzmanlaşmıştır. Türkiye’nin önemli tiyatro sahnelerinde görev almış ve performans sanatında yenilikçi projelere imza atan Oğuzhan, sanatın sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen bir sanatçıdır.